Hukuk

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası

Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası

Günümüzde çalışma koşullarının gelişim göstermesi, bireylerin toplu taşıma yerine bireysel taşımacılığı tercih etmeleri, sosyal yaşamımızda da araçlara ulaşımın maddi olarak kolaylaşması ile birlikte yaşanan trafik kazalarında sorumluluğun tespiti, meydana gelecek zarar sonrası bireylerin haklarının ne olduğunu bilmesi oldukça önem arz etmektedir.

Türk Borçlar Kanunu kusur sorumluluğunu “Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de, bu zararı gidermekle yükümlüdür” şeklinde hükme bağlamıştır. Ancak hukukumuzda esas alınan bir diğer sorumluluk hali vardır ki; kusur sorumluluğunun temelini oluşturan unsurlar aranmaksızın zararın giderilmesi zorunlu tutulmuştur. Bu hallerde, kişinin sorumlu olduğu tespit edilirken; kusur, hatta bazen zarar veya hukuka aykırılık unsurları aranmaz. Bahsettiğimiz bu durumlar kanunda istisnai olarak sayılmış olup, “kusursuz sorumluluk” halleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Meydana gelen maddi ve manevi zararların bu kapsamda zarar gören kişilere ödenmesi amaçlanmaktadır.

Zararın Meydana Gelmesine Neden Olan Aracın Sigortasının Önemi Ne Olacaktır?

KTK 91. Maddede düzenlenen zorunlu mali sorumluluk sigortası ya da diğer adıyla trafik sigortası, Motorlu bir aracın karayollarında işletilmesi sırasında bir kimsenin zarar görmesi neticesinde araç işletenin zarara uğrayan 3. Kişilere karşı sorumluluğunu karşılamayı amaçlayan sigortadır. KTK 91.maddesinde ” işletenlerin bu kanunun 85. Maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur ” ifadesinde belirtildiği gibi 3. Kişilerin zararını ödemek üzere oluşturulmuş zarar sigortasıdır.

Sigorta Hangi Hallerde Sorumlu Olacaktır?

Karayolları Trafik Kanunu’nun 97. Maddesinde değişiklikle zarar gören üçüncü kişiler belirli şartların gerçekleşmesi durumunda zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı dava açabilecektir. KTK 97. Maddesinde “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşuna başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” denmiştir.

Yukarıda belirtildiği üzere kânun koyucu burada emredici hukuk kuralı yaratarak dava öncesinde sigorta şirketine başvuruyu zorunlu kılmıştır. Hak sahiplerinin bahsi geçen 15 günlük sürede beklemeleri eğer zararları giderilmezse dava açabilecekleri görülmektedir.  Sonuç itibari ile zarar gören 3. Kişinin zararın giderilmesi için öncelikle dava şartı olarak sigortaya başvuru yapması daha sonrasında yasal haklarını kullanması gerekmektedir.

Sigortaya Başvurmadan Dava Açılırsa Ne Olur?

HMK 114. Madde ve devamında dava şartları sayılmıştır. Öncelikle usulden incelenen dava şartlarında bir eksiklik olması halinde hâkimce dava usulden reddedilecektir. Vatandaşların bu konuda hak kaybına uğramamaları adına öncelikle alanında uzman bir avukattan yardım alması daha doğru sonuçlar elde ettirecektir.

Sigortacının Sorumluluğunun Sınırı Nedir?

KTK 99. Maddesinde “Sigortacılar, hak sahibinin zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlene belgeleri, sigortacının merkez veya kuruluşlarından birine ilettiği tarihten itibaren sekiz iş günü içinde zorunlu mali sorumluluk sigortası sınırları içinde kalan miktarları hak sahibine ödemek zorundadırlar. Ödemeyi yapan sigortacı, ödenen miktarın sorumluluk oranlarında paylaşılmasını gerektiren bir durum varsa diğer sigortacılardan yazılı olarak talep eder. Diğer sigortacılar talep tarihinden itibaren sekiz iş günü içinde kendilerine düşen miktarı talepte bulunana öder.” şeklinde ifade edilmiştir.

Sigorta Ödemezse Ne Olacak?

Mağduriyet yaşayan bireyler, alanında uzman bir avukata başvurarak dilerlerse Sigorta Tahkim Komisyonuna dilerlerse yargı yoluna yani tazminat davalarına veya icra takip yollarına başvurabileceklerdir.

Sigorta Tahkim Komisyonuna Başvurular Nasıl Olur?

Komisyona yapılan başvurular ilk olarak dosya üzerinden değerlendirilecek ve ancak hakemlerce gerekli görüldüğü takdirde duruşma düzenlenecektir. Bu nedenle haklılığınız ispatlayacak bütün belgeleri komisyona ulaştırmak, daha sağlıklı bir karar verilmesi bakımından önem taşımaktadır. Tahkim sistemine üye bir sigorta kuruluşu ile uyuşmazlık yaşadığınızda öncelikle bu uyuşmazlığın çözümü amacıyla sigorta kuruluşuna başvurmanız gereklidir. Sigorta kuruluşunun başvurunuza cevaben gönderdiği nihai yazı ile talebinizi karşılamadıysa veya sigorta kuruluşu tarafından 15 iş günü (Trafik Sigortasında 15 gün) içinde yazılı bir cevap almadıysanız kuruluştan aldığınız cevabı yazı (sigorta kuruluşu size cevap vermediyse başvuruda bulunduğunuzu kanıtlayan belgeler) ve iddianızın ispatına yarayacak diğer belgelerle birlikte komisyona başvurabilirsiniz. Komisyonun başvurunuzu değerlendirmeye alabilmesi için Zorunlu sigortalar hariç uyuşmazlık konusu rizikonun meydana gelmiş olması gerekmektedir. Zorunlu Sigortalarda ise kuruluşun komisyona üye olup olmadığına bakılmaksızın 18.04.2013 tarihinden sonra ortaya çıkan uyuşmazlıklar için Komisyona başvuru yapılabilmektedir.

Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmeliğin 16. Maddesi uyarınca Komisyon başvuruları başvuru formu doldurularak yapılması zorunludur. Bu kapsamda online başvuru sistemi üzerinden dolduracağınız form ve başvuru dilekçesini sisteme yükleyerek göndermeniz gerekmektedir.

Süreç Ne Kadar Sürede Tamamlanır?

Sigorta Tahkim Komisyonu kararı, detaylı araştırmalar sonucunda verilir ve bu sebeple de kararın çıkması, diğer sigortacılık işlemlerine göre daha uzun sürer. Yapılan başvurular, ilk olarak raportörlere yönlendirilir ve raportörler, 15 gün içinde dosyayı değerlendirir. Eğer başvurunuzun hakemlerce incelenmesine karar verilirse başvurunuz derhal bağımsız sigorta hakemlerine iletilir ve en geç 4 ay içerisinde (taraflar aralarında anlaşarak bu süreyi uzatabilir) nihai karar verilir. Uyuşmazlık miktarı Tahkim komisyonunun Sigortacılık Kanunu’nun 30. Maddesinin 12. ve 15. Fıkralarında Yer Alan Parasal Sınırların Artırılmasına İlişkin Tebliğde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” 28 Şubat 2023 tarihli ve 32118 sayılı Resmî Gazetede yayımlanmış olup yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. Tebliğde yapılan değişiklik gereği, 28.02.2023 tarihinden itibaren (bu tarih de dahil) 15.000 Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararları ile 238.731,000 Türk Lirasının altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen itiraz hakem heyeti kararları kesinlik arz edecektir. İtiraz ve temyiz kanun yollarına ilişkin parasal sınırların uygulanmasında, kararının verildiği tarihte yürürlükte bulunan parasal sınırlar dikkate alınacaktır.

Sigorta Tahkim Komisyonuna Başvurmak Yerine Dava Açarsam Ne Olur?

Her davada olduğu gibi trafik kazalarından doğan zararların giderilmesi amacıyla dava yoluna başvurulabilmektedir. Ancak bu konuda incelenmesi gereken ilk husus görevli mahkemede dava açılıp açılmadığıdır.

Konusuna göre trafik kazalarından doğan davalar İdari Yargının, Asliye Ticaret Mahkemelerinin, Asliye Hukuk Mahkemelerinin ve Tüketici Mahkemelerimin alanına girmektedir. Vatandaşların bu ayrımı kendi başlarına yapmaları ve dava yoluna başvurmaları ciddi hak kayıplarına yol açacağı için daha iyi sonuçlar elde edebilmek, hak kaybı yaşamamak adına uzman avukatlardan yardım alınması daha kabullenilebilir sonuçlar doğuracaktır.

Konu İle İlgili Yargıtay Kararları

  1. İdari Yargının görevli olduğuna dair karar: Hukuk Genel Kurulu 04.11.2015 tarih 2014/17-731 esas 2015/2366 karar sayılı ilamında “Yapılan bu açıklamalar sonucu somut olay değerlendirildiğinde, davacıya kasko sigorta poliçesi ile sigortalı aracın davalı Büyükşehir Belediyesinin trafik güvenliği bakımından yolun yapımı ve onarımı sırasında gerekli önlemleri almaması nedeni ile hasara uğradığını iddia etmiş olması bakımından KTK’nın 85 ve devamı maddelerinde düzenlenen işletenin hukuki sorumluluğuna değil, davalı idare tarafından görevlerinin tam ve eksiksiz yerine getirilmediği yani yürütülen kamu hizmetinin kusurlu işletildiği, meydana gelen kazada hizmet kusuru bulunduğu iddiasından kaynaklandığından uyuşmazlığın çözümünün idari yargının görevinde bulunduğu anlaşılmaktadır.”
  2. Ticaret Mahkemelerinin görevli olduğuna dair karar: Hukuk Dairesi 2014/13650 Esas,  2014/15183 Karar sayılı kararında;Somut olayda dava, davalıların maliki, sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın çarpması sonucu yaralanması nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Uyuşmazlık, zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi miktar ile sınırlı olarak ödeme yapılması istemini de kapsamakta olup, zorunlu sigortanın 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenmesine ve aynı yasanın 4. maddesi uyarınca bu kanunda düzenlenen işlerden kaynaklanan hukuk davalarının ticari dava niteliğinde olduğunun kabul edilmesine göre, ticari dava niteliğindeki uyuşmazlığın Ticaret Mahkemesinde görülüp sonuçlandırılması gerekmektedir.”
  1. Tüketici mahkemelerinin görevli olduğuna dair karar: Hukuk Dairesi 19.15.2015 tarihli, 2015/8848 Esas, 2015/12398 Karar sayılı kararı; “Davacı vekili, davalı şirkete kara yolu taşımacılığı zorunlu koltuk ferdi kaza sigorta poliçesi ile sigortalı olan minibüse yolcu olarak binen davacının yaşanan tek taraflı trafik kazasında yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 3.000,00TL taşıma akdi ve sigorta hukukundan kaynaklanan ticari tazminatın davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, Tüketici Mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile dava dilekçesinin görev yönünden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA..”